Çin Tıbbı’nda Duygularımız
Mental Sağlık

Çin Tıbbı’nda Duygularımız

20.03.2024
2 dk okuma
Dr. Kerem Al

Modern tıp, hastalıkların nedenlerini genellikle çevresel faktörler ve genetik yatkınlık çerçevesinde açıklar. Duygusal dalgalanmalar ve ruhsal etkilenimler ise çoğunlukla yalnızca psikiyatri alanı içinde değerlendirilir. Oysa Çin Tıbbı, insan bedenini yalnızca fiziksel bir organizma olarak değil, duygularla sürekli etkileşim içinde olan yaşayan bir enerji sistemi olarak görür.

Bu anlayışa göre her organın hem bedensel hem de ruhsal bir görevi vardır; duygular da organların işleviyle doğrudan bağlantılıdır. Yaşanan duygunun türü, yoğunluğu ve süresi organlarda birikim oluşturur. Bu birikim, enerji (Qi) akışında düğümlenmelere yol açar. Organlar zayıfladıkça duygular üzerindeki denge de bozulur. Yani ilişki çift yönlüdür: yoğun duygular organları zayıflatır, zayıf organlar da belirli duygulara yatkın hale getirir.

Duyguların Organlarla İlişkisi

Öfke, nefret ve asabiyet Karaciğer’le bağlantılıdır. Bu duygular Karaciğer’in dengesini bozar; enerji yukarı yönlü hareket eder, baş ağrısı, baş dönmesi, gözde basınç ve kas gerginlikleri ortaya çıkar. Tersine, Karaciğer fonksiyonu zayıf olan kişiler öfkeye, sabırsızlığa ve sinirliliğe daha yatkındır.

Üzüntü, keder ve yas Akciğer’i etkiler. Bu duygular, göğüs bölgesinde sıkışma, nefes darlığı, cilt kuruluğu, bağışıklık düşüklüğü ve yorgunluk olarak kendini gösterir. Uzun süren üzüntü, akciğer enerjisini zayıflatır; akciğer zayıflığı da kişiyi depresif ruh hallerine açık hale getirir.

Kaygı, stres ve aşırı düşünme Dalak ve Mide’yi yıpratır. Bu durumda sindirim bozulur, şişkinlik, iştahsızlık, mide yanması, yorgunluk ve odaklanma güçlüğü görülür. Aynı zamanda enerji akışı zayıfladığı için beden ağırlaşır, motivasyon azalır.

Korku Böbreklerle bağlantılıdır. Uzun süren korku böbrek enerjisini tüketir; bu da bel ağrısı, işitsel hassasiyet, idrar bozuklukları, saç dökülmesi ve enerji düşüklüğü olarak hissedilir. Böbrek zayıfladığında kişi kolay korkar, özgüvenini kaybeder, kararsızlaşır.

Aşırı sevinç, dengesiz neşe ve aşırı arzular Kalp’i etkiler. Bu duygular kalp ritmini bozar, huzursuzluk, çarpıntı, uykusuzluk ve konsantrasyon güçlüğü yaratır. Kalp dengesizliği olan kişilerde aşırı coşku, bağımlılıklar veya duygusal dalgalanmalar görülebilir.

Duyguların Bedensel Yansımaları

Çin Tıbbı’na göre duygular yalnızca zihinde değil, bedenin tamamında iz bırakır. Her duygu, belirli bir organda enerji birikimi ya da eksilmesi oluşturur. Bu enerji dengesizlikleri zamanla fiziksel rahatsızlıklara dönüşür. Örneğin bastırılmış öfke karaciğer tıkanıklığına, uzun süreli kaygı sindirim sorunlarına, bitmeyen yas akciğer zayıflığına yol açar.

Bu nedenle Çin Tıbbı’nda duygusal dengesizliklerin tedavisi yalnızca psikolojik düzeyde yapılmaz. Akupunktur, bitkisel tedavi, nefes egzersizleri ve beslenme düzeniyle organlardaki enerji akışı dengelenir. Organ dengesi sağlandığında, duygular da doğal akışına döner.

Duygularımız yalnızca ruhumuzda değil, her hücremizde yaşanır. Bedeni iyileştirmek duyguları da iyileştirir; duyguları dengelemekse bedeni güçlendirir. Çin Tıbbı’nın temel öğretisi budur: Beden, zihin ve ruh bir bütündür; biri iyileşmeden diğeri huzur bulamaz.

Dr. Kerem Al

Akupunktur ve Geleneksel Çin Tıbbı Uzmanı. Hastalarına bütüncül sağlık yaklaşımıyla hizmet vermektedir.